6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN TÜKETİCİLERE GETİRDİKLERİ

 

 

Yrd. Doç. Dr. Vedat ACAR[1]

 

 

  1. 6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN TÜKETİCİLERE GETİRDİKLERİ

 

Yrd. Doç. Dr. Vedat ACAR resim6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 07.11.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş; 28.11.2013 tarih ve 28835 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanun 87. Maddesinde yer alan yayımlanma hükmü gereğince, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6502 sayılı Kanun ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ise 28.05.2013 tarihi itibari ile yürürlükten kalkmıştır. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı Birinci Kısım, genel esaslar başlıklı İkinci Kısım, Ayıplı Mal ve Hizmetler başlıklı üçüncü kısım, Tüketici Sözleşmeleri başlıklı Dördüncü Kısım, Tüketicinin Bilgilendirilmesi ve Menfaatlerinin Korunması başlıklı Beşinci Kısım, Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar başlıklı Altıncı Kısım, Tüketici Kuruluşları başlıklı 7nci Kısım, Yargılama, Denetim ve Cezaya İlişkin Hükümler başlıklı SEKİZİNCİ KISIM ve Çeşitli Hükümler başlıklı Dokuzuncu Kısım olmak üzere dokuz bölümden oluşmaktadır.

Kısaca ifade etmek gerekirse 6502 sayılı Kanun ile ayıplı mallar, ayıplı hizmet, mesafeli sözleşmeler, tüketici kredileri, konut finansmanı sözleşmeleri, devre tatil sözleşmeleri, ön ödemeli konut satışı sözleşmeleri ve benzeri konularda önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bunlardan bazıları aşağıda kısaca açıklanmaya çalışılmıştır.

Ayıplı Mallar konusunda getirilen en önemli değişiklik, 6502 sayılı Kanun’un İspat Yükü başlıklı 10. Maddesidir. Buna göre, 4077 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde yer alan 30 günlük süre 6 aya çıkarılmış ve tüketici lehine ispat kolaylığı getirilmiştir. Başka bir ifadeyle, teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğu kabul edilmekte ve bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya ait olmaktadır. Ayrıca 6502 sayılı Kanun ile tüketicinin seçimlik hakları başlıklı 11. Maddesiyle, tüketicinin ayıplı maldan dolayı dört seçimlik hakkı sağlanmış bulunmaktadır. Bunlar;

  • Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,

  • Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,

  • Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,

  • İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini istemedir.

 

Ayıplı mallar konusunda getirilen diğer önemli değişikliklerden birisi de kredi verenin, belli şartlar dahilinde ayıplı maldan dolayı satıcı ile birlikte müteselsilen sorumluluğuna ilişkin hükümlerdir ve bağlı kredileri düzenleyen 35. maddede yer almaktadır.

Tüketici Kredileri, 6502 sayılı Kanun’la, dördüncü kısım ikinci bölümde Tüketici Kredileri başlığı altında 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. maddelerde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 22. maddede, Tüketici Kredisi Sözleşmesinin tanımı; kredi verenin tüketiciye, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında ödemenin ertelenmesi, ödünç veya benzeri finansman şekilleri aracılığıyla kredi verdiği veya kredi vermeyi taahhüt ettiği bütün sözleşmeler olarak yapılmıştır. Ayrıca kredi kartları ile ödemenin üç aydan daha uzun süre faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında ertelenmesi veya taksitle ödeme imkânı sağlamaları ya da banka kartlarının kredilendirilmiş olmaları halinde tüketici kredisi sözleşmesi olarak değerlendirileceği hükme bağlanmıştır.

6502 sayılı Kanun tüketicilere, 14 günlük süre içinde düşünüp duruma göre cayma hakkını kullanma imkânı vermiştir. Kredi verenin de tüketiciye, cayma hakkının bulunduğunu bildirmesi zorunludur. Buna göre tüketici, anaparayı ve kredinin kullanıldığı tarihten anaparanın geri ödendiği tarihe kadar olan sürede tahakkuk eden faizi, en geç cayma bildirimini kredi verene göndermesinden sonra 30 gün içinde geri ödemelidir. Aksi durumda tüketici kredisinden cayılmamış sayılır. Faiz, akdî faiz oranına göre hesaplanır. Tüketiciden, hesaplanan akdî faiz ve bir kamu kurum veya kuruluşuna veya üçüncü kişilere ödenmiş olan masraflar dışında herhangi bir bedel talep edilemez. 6502 sayılı Kanun 25. maddede ayrıca belirli süreli tüketici kredisi sözleşmelerinde faiz oranının sabit olarak belirleneceği, sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen bu oranın tüketici aleyhine değiştirilemeyeceğini hükme bağlamış, 14 günlük süre içinde düşünüp duruma göre cayma hakkını kullanma imkânı vermiştir. Ayrıca faiz artırımı vb. değişiklikler Türk Medenî Kanununun 2nci maddesinin ikinci fıkrası denetimine tabi olmaktadır (Ataer, 2013:5). Bu bağlamda faiz oranının artırılması halinde, yeni faiz oranı geriye dönük olarak uygulanamayacak, tüketici bildirim tarihinden itibaren en geç 60 gün içinde tüm borcu ödeyip, kredi kullanmaya son verdiği takdirde faiz artışından etkilenmeyecektir. Ancak yasa hükmüne göre, tüketicinin, kredi borcunun tamamını kapatıp, sözleşmeyi feshetmemesi halinde yapılan değişiklikleri kabul ettiği var sayılmaktadır. Ayrıca Kanun, tüketicinin krediyi erken ödeme yoluyla kapatabileceğini ya da bir veya birden çok taksiti vadesi gelmeden ödeyebileceğini hüküm altına almış, bu hallerde kredi verenin, erken ödenen miktara göre gerekli tüm faiz ve diğer maliyet unsurlarına ilişkin indirimi yapmakla yükümlü olduğunu düzenlemiştir. 28. Maddede Temerrüt başlığıyla düzenlenen hükümler ile tüketici kredisi belirli süreli kredi sözleşmelerinde tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, kredi veren, borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Kredi verenin bu hakkı kullanabilmesi için, tüketiciye en az 30 gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunludur. Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında da faiz, komisyon ve benzeri masrafların dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. 6502 sayılı Kanun’un bu kapsamda getirdiği yeniliklerden birisi de tüketici kredisi kısmında yer almayan sigorta yaptırılması uygulamasıdır. Tüketicinin yazılı veya kalıcı veri saklayıcısı aracılığıyla açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacağı hüküm altına alınarak, tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi halinde, istediği sigorta şirketinden sağladığı teminatın kredi veren tarafından kabul edilmek zorunda olduğu ve bu sigortanın kredi konusuyla, meblağ sigortalarında kalan borç tutarıyla ve vadesiyle uyumlu olması gerektiği kanunda ayrıca belirtilmiştir. Yine 6502 sayılı Kanun kapsamında, münhasıran belirli süreli kredi sözleşmesine ilişkin olarak bir hesap açılması ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda, bu hesaptan (hesap işletim ücreti, kredi ile ilgili sigorta, vb. gibi) herhangi bir isim altında ücret veya masraf talep edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda belirli süreli kredi sözleşmesi ile ilişkili bir kredili mevduat sözleşmesi imzalanmadan önce tüketiciden açık talimat alınması hüküm altına alınmıştır. Ayrıca kart çıkaran kuruluşlar tarafından, tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı türü sunulması zorunlu hale getirilmiştir. Böylece tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri adlarla masrafı olmayan kredi kartları sunulması zorunlu hale gelirken, diğer kredi kartlarında da tutarı önceden belirlenmemiş aidatlar alınarak, mağduriyet yaşanmasının önüne geçilmiş olmaktadır. Bu durum, tüketici hakem heyetlerine ve tüketici mahkemelerine yapılan binlerce tüketici başvurusunun da önüne geçecektir.

Konut Finansmanı Sözleşmeleri, 6502 sayılı Kanun’un, dördüncü kısım, üçüncü bölümünde Konut Finansmanı Sözleşmeleri başlığı altında 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38 ve 39. maddelerde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kanun, konut finansmanı sözleşmesini, konut edinmeleri amacıyla; tüketicilere kredi kullandırılması, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması ve bu kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kredi kullandırılmasına yönelik sözleşmelerdir, şeklinde tanımlamaktadır. Kanun,  konut finansmanı kuruluşlarını, tüketiciye, konut finansmanı sözleşmesinin koşullarını içeren sözleşme öncesi bilgi formunu, sözleşmenin kurulmasından makul bir süre önce vermek zorundadır, hükmünü getirmektedir. Tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda konut finansmanı kuruluşu, kalan borcun tamamının ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak konut finansmanı kuruluşunun bütün edimlerini ifa etmiş olması ve tüketicinin de birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için tüketiciye en az 30 gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Bu bağlamda bağlı kredilerde konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi halinde kredi verenin sorumluluğuna ilişkin hükümler de düzenlenmiştir.

6502 sayılı Kanun faiz konusunu 36. maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, kredilerde geri ödeme tutarlarının, finansal kiralama işlemlerinde ise kira bedellerinin anaparayı aşan kısmı bu madde kapsamında faiz olarak kabul edilmekte,  sözleşmede belirtilmek suretiyle konut finansmanına yönelik kredilerde ve finansal kiralama işlemlerinde faiz oranı sabit veya değişken olarak ya da aynı kredi için her iki yöntem esas alınmak suretiyle belirlenebilmektedir. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen oran tarafların rızası dışında değiştirilemeyecektir. Oranın değişken olarak belirlenmesi halinde ise, başlangıçta sözleşmede belirlenen oran, dönemsel geri ödeme tutarı başlangıçta sözleşmede belirlenen azami dönemsel geri ödeme tutarını aşmamak koşuluyla ve sözleşmede belirlenecek yurt içinde veya yurt dışında genel kabul görmüş ve yaygın olarak kullanılan endekslerden en düşük olanı baz alınarak değiştirilebilecektir. Ancak bu durumun bir gereği olarak, bu yöntemin muhtemel etkileri konusunda tüketicilerin bilgilendirilmesi şart olmaktadır. Bu amaçlarla kullanılabilecek referans faizler ve endeksler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenecektir.

4077 sayılı Kanunun uygulanma dönemi boyunca sorun olan erken ödeme cezası, 6502 sayılı Kanun ile de ortadan kaldırılamamıştır. 6502 sayılı Kanun, erken ödeme tazminatı gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın kalan vadesi 36 ayı aşmayan kredilerde yüzde birini, kalan vadesi 36 ayı aşan kredilerde ise yüzde ikisini geçemez, hükmünü getirerek mevcut uygulamayı, oransal olarak değişiklik getirmek suretiyle devam ettirmektedir.

Ön Ödemeli Satış Sözleşmeleri, 6502 sayılı Kanun’un, dördüncü kısım dördüncü bölümde Ön Ödemeli Konut Satışı başlığı altında 40, 41, 42, 43, 44, 45 ve 46. maddelerde 6502 sayılı yasa ile getirilen yeniliklerden olmak üzere, piyasada maketten satış veya sat-yap olarak adlandırılan bu tür sözleşmelerde, henüz ortada bir konut olmadan tüketicilerin para ödemeye başlaması nedeniyle özel bir koruma ihtiyacı bulunduğundan, ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ön ödemeli konut satış sözleşmeleri, 40. maddede, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir, şeklinde tanımlanmıştır (Ataer, 2013:9). Kanun’un getirdiği en önemli değişiklik, yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamayacağı hususudur. Bu bağlamda, ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi halde satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. Satıcı, geçerli bir sözleşme yapılmış olmadıkça tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez. Tüketiciden bu yasağa rağmen ödeme alınacak olursa, tüketici her zaman yapmış olduğu ödemeleri getirileriyle birlikte geri isteme hakkına sahip olacaktır. Ayrıca, satıcı veya sağlayıcı mal veya hizmeti teslim veya ifa edeceği tarihe kadar olan tüketicinin toplam ödemelerinin karşılığını sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorundadır. Son zamanlarda büyük konut projelerindeki artışlar ve buna paralel olarak daha inşaatı bile başlamadan, maket üzerinden neredeyse tamamına yakını satılan projeler büyük sorunları da beraberinde getirmiştir. Konutun tamamlanamadan firmanın iflas etmesi ya da aynı konutun birden fazla kişiye satışının yapılması gibi sorunlar karşısında, 6502 sayılı Kanun ile önemli ölçüde güvence getirilmeye çalışılmıştır.

 

  1. SONUÇ

 

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketici ile satıcı ve sağlayıcılar arasındaki ilişkileri önemli ölçüde düzenlemiş idi. Ancak 5/4/1993 tarihli Sözleşmelerdeki Haksız Şartlara İlişkin 93/13/AET sayılı AB Yönergesi ve 25/10/2011 tarihli Tüketici Haklarına İlişkin 2011/83/EU sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesine de uyum açısından eksik görülen hususlarda ek düzenleme ve değişiklikler yoluna gidilmiş ve 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girerek, 4077 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldırmıştır.

Şüphesizdir ki 6502 sayılı Kanun, tüketici ilişkilerine önemli ölçüde disiplin getirmiştir. Kanun’un özellikle maket üzerinden konut ve tatil satışları, konut ve tüketici kredileri, kredi kartları ve benzeri birçok alanda yaşanılan önemli uyuşmazlık konularında, çözüm olma yolunda fonksiyon görmesi beklenmektedir. Ancak yukarıda da detaylı olarak değinilen hükümler yoluyla tüketicinin korunma fonksiyonunun gerçekleştirilebilmesi için, bu hükümler konusunda tüketicinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Haklarından bihaber durumda olan bir tüketici açısından, koruma sağlama çok daha zor olacak ve uyuşmazlıkların çözümü konusunda başvurulan idari ve yargı aşamaları da gereksiz zaman ve hak kayıplarına yol açacaktır. Bu çalışmada yapılan detaylı açıklamalar, tüketicinin bilinçlendirilmesi ve farkındalığının oluşturulması amacına yöneliktir. Bu bağlamda tüketicilerin karşı karşıya kaldıkları bir sorun karşısında, 6502 sayılı Kanun’da yer alan ilgili konuda detaylı açıklamaları incelemesi ve hareket şeklini belirlemesi faydasına olacaktır.

 

KAYNAKÇA

 

ATAER, A. Rıza, Tüketici Sözleşmelerinde 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun İle Yapılan Değişiklikler ve 4077 Sayılı Yasa İle Karşılaştırma, Bursa Barosu, 2013.

Kanunlar:

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun

 

 

 

 

 

 

 

 

 




[1] T.C. Niğde Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi, vedatacar@msn.com



 Okunma Sayısı : 6605         27 Şubat 2015